22 Ocak 2013 Salı

MÜMKÜNLER


Mümkünler ince bacaklarıyla podyumdan yürürken  ruhen bodur kadınlar hep hasetlik duyar. Onların asla ulaşamayacağımız bir bedende salınmaları ruhumuzu tarar. Koca koca kadınlar çocukluğun sekilerine düşeriz. Sanki çocuk olursak affedilecek, kollanacakmış gibi sesimizde nice  şirinlikler, görünüşümüzde incelikler, hareketlerimizde gereksiz kırılganlıklar… Birinin bizi kollayacağını düşünürüz , o kadın halimizle çocuk görünmenin bizi kurtaracağını umarız. Batı da öyle işte. Doğu gibi sever, doğu gibi düşünür ama Batı hep o karamelize edilmiş benliğini sunar bir batılı gibi herkese. Batı örmez saçlarını, hurafelere inanmaz, uyanmaz er vakit ve hiç çok çalışmaz başkasının sahip olduğu şey için. Batı’nın kutbu çekse de doğunun meyvelerini, soğuk ve atıştırılacak dondurulmuş yiyeceklerle oyalar kendini. Ne zaman yollarda kıkırdaşan insan salkımları görse kınar, söylenir. Kınamak batıya özgü bile olsa doğu gibi söylenir işte. Aynada bir suret görür ki melodisinin içinde arabesk tek bir name yok. Ama ruhu oynaşır, bir rakkase gibi kıvırır. Bir doğulu gibi sezer ama bir batılı gibi yaşar. Çünkü Batı doğulu bir ailenin batılı gibi olmak isteyen ailesinin kızıdır. Bir batılı olma ümididir.
 Suyu ve şerbeti ayrışınca yani bir yanı batı bir yanı doğu olunca sığınır çocukluğa. Biri gelsin ister ,öyle biri, batıya dönmüş olsun yüzünü doğu olsun içi kaplasın benliğini. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder